DİĞER
"Foa’nın araştırmaları, katliama katılanların kendilerini bir hevesle bir gecede katil bulmadıklarını, aksine, bu katillerin kullandıkları tekniklerin ve hünerlerin Protestanlara karşı on yıllık bir zulüm ve şiddete dayandığını gösterir. Bundan önceki katliamlar neredeyse 'pratik yapmayı' mümkün kılmış, Saint-Barthélemy on yıllık şiddetin doruk noktasını oluşturmuştur."
10 Ekim 2015'te kaybettiklerimizi anmak için yapılmış duyarlı ve özenli çalışmalar: 62 yazarın 85 kişiyi anlattığı, "yasını tuttuğu yakınlarının hikâyelerini anlatmayı kabul edenlerin ve o hikâyeleri dinleyip yazanların eseri" olan Barış Portreleri ve iki belgesel film; Ah ile Ölüm Ne Yana Düşer Usta...
Adnan Gerger, Ses ve Sus romanını anlattı: Kendi varlığını, ötekinin kimliğini yok etme üzerine kurulu ve muktedir olmaya buna koşullanmış devlet, 'ses'e karşı her zaman tetikte kalmış. 'Ses'i her zaman yok edilecek düşman olarak bellemiş.
Kürt yazar Cemil Turan Bazidî, Halepçe Katliamı'ndan sonra göç etmek zorunda kalan bir ailenin dramını anlattığı Azad Adım Benim romanıyla UNESCO Özel Akademik Ödülü'ne layık görüldü.
Travma yaşamış bir belleğin hatırlattıkları ile yalnızca anılara dönüşen bir belleğin hatırlattıkları pek tabii ki aynı olmaz. Acıyı hatırlamak için önce unutmak gerekiyor, unutmak için de yaşamak...
Kazım Öz’ün son filmi Zer, hiçbir hayat hikâyesinin bireysel olamayacağını, kişisel olanın önceden yazılmış ve yeniden yazılan anlatıların fragmanlarıyla harmanlanarak kurulduğunu ortaya koyuyor
Han Kang’ın İngilizceye çevrilen iki kitabı The Vegetarian ve Human Acts insan tabiatının bir portresini sunuyor. Dürüstlüğü ölçüsünde ürkütücü bir portre...
Kazım Gündoğan: Ülkemizde hesaplaşma imkânı yok. Ne toplum ne de kültür buna açık. Bu sebeple kapatma ve yok sayma tercih ediliyor. “Ben Alevi miyim, Ermeni miyim,” sorusunu sormak çok lüks kaçıyor. Mesele olan şey artık yaşamak
Yekta Kopan, Figen Şakacı, Behçet Çelik, Nermin Yıldırım, Hakan Bıçakcı, İlhami Algör, Hikmet Hükümenoğlu ve Bora Abdo'dan 2015 yılına mektup var
Ekim öyle geçti, Kasım böyle başladı… Biz yine kitapla, edebiyatla ama vicdan, barış ve adalet arayışımızdan da vazgeçmeden durup bakacak, yazacak, okuyacağız. Yılmadan. Bin inatla...
Ölüm gerçekten bazen bir son değil başlangıçsa, sanırım bu gibi durumlar için söylenmiştir: Bazı ölüler dirileri kurtarır...
Yayıncılar TGC’de bir araya gelerek Ankara Katliamı’nı ve devletin bu katliama duyarsızlığını kınadı: Timsah gözyaşlarına inanmıyoruz! Katliamın sorumlusu iktidardır!
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.